VRF Sistemleri ve Isı Pompaları

Güncel Teknolojiler, Karşılaştırmalı Teknik Analiz ve Geleceğe Dair Öngörüler

Günümüz mühendislik uygulamalarında enerji verimliliği, çevresel sürdürülebilirlik ve kullanıcı konforu temel odak noktaları haline gelmiştir. Bu bağlamda, VRF (Variable Refrigerant Flow – Değişken Soğutucu Akışkan Debili) sistemler ve Isı Pompaları son dönemde öne çıkan teknolojiler arasında yer almaktadır. Her iki sistem de farklı ihtiyaçlara cevap verebilen, ancak benzer amaçlar için kullanılan enerji verimli ve çevre dostu çözümler sunmaktadır. Bu yazıda VRF sistemler ve Isı Pompalarının teknik prensiplerini, çalışma yöntemlerini, avantajlarını ve uygulama alanlarını detaylı olarak inceleyerek, mühendislik açısından karşılaştırmalı bir değerlendirme yaptık.

VRF sistemleri, bir dış üniteden birçok iç üniteye farklı miktarlarda soğutucu akışkan sağlayarak mekânlarda bağımsız kontrol ve enerji optimizasyonu sunan gelişmiş klima sistemleridir. Sistemin kalbinde inverter kontrollü kompresörler yer alır ve bu kompresörler sayesinde soğutucu akışkan debisi ihtiyaca göre hassas bir şekilde ayarlanır. Bu teknoloji, enerji tüketimini ve işletme maliyetlerini önemli ölçüde düşürür. Ayrıca VRF sistemlerinin her bir iç ünitesi içinde standart olarak elektronik genleşme vafleri bulunur. Bu valfler istenen ortam sıcaklığı ve mevcut sıcaklık arasındaki farka bakarak ihtiyaca göre soğutucu akışkanın basıncını, sıcaklığını ve miktarını ayarlar. Her bir iç üniteden gelen talebe göre de dış ünitedeki inverter kompresörler kademesiz bir şekilde kapasitelerini ayarlarlar. Bu durum VRF sistemleri mükemmel bir optimizasyon örneği olarak karşımıza getirir.

Yeni ve Modern VRF sistemlerinde gelişmeler olanca hızıyla devam ediyor. Örneğin artık tek bir gövdede 42 HP kapasiteye kadar ulaşılabiliyor. 4 Adet dış ünite yanyana (kaskad) şekilde bağlanılarak 112 HP yani 313 Kw tek sistem kapasitesine ulaşılabiliyor. Üstelik bu tek bir dış ünite sistemine 128 adet iç ünite bağlanabilmesi, sistemlerin büyük projelerde esnek bir şekilde uygulanmasına imkân sağlıyor. Uzun bakır borulama mesafesi, dış ünite ile iç üniteler arasındaki maksimum mesafeyi 200 metreye, toplam borulama uzunluğunu ise 1100 metreye kadar ulaşmış durumda. Ayrıca, dış ve iç ünite arasındaki yükseklik farkı 110 metreye kadar ulaşabilmektedir, bu da yüksek katlı yapıların iklimlendirilmesi için önemli avantajlar sağlamaktadır.

Yeni nesil VRF sistemlerde tüm bağlı ünitelerin tamamında maksimum ısıtma ve soğutma kabiliyetine 90 saniyede ulaşmak mümkün. -25 derecelerde dahi ısıtma yapabilen VRF sistemler artık hem ısıtma hem de soğutma amacıyla kullanılabiliyor. Üstelik 3 borulu heat-recovery olarak adlandırılan ısı geri kazanımlı VRF sistemlere Hydro-kit olarak adlandırılan sıcak su üretim üniteleri tıpkı iç ünite gibi ilave edilebilmekte, bu sayede soğutma esnasında soğutucu akışkanın üzerine alınan ısı enerjisi ile sıcak su üretilebilmekte, bu sıcak su kullanım suyu ya da yerden ısıtma gibi amaçlarla da kullanılabilmektedir. Yeni VRF sistemler artık yalnızca DX diye bilinen direkt genleşmeli olarak değil, aynı zamanda sıcak su üretmek amacıyla da kullanılabilir hale gelmektedir. Bu açıdan Heat-Pump ısı pompaları ile de benzerlikler ve ortak çalışma prensipleri uyumu var diyebiliriz.

Isı Pompalarının Teknik Özellikleri ve Çalışma Prensibi

Isı pompaları ise, dış ortamdaki mevcut enerjiyi (hava, toprak veya su kaynaklarından) kullanarak iç ortamları ısıtma ve soğutma işlemlerini gerçekleştiren enerji verimli sistemlerdir. Sistemlerin çalışma prensibi, dış kaynaklardan düşük sıcaklıkta alınan enerjinin, soğutucu akışkan çevrimi yoluyla yüksek sıcaklığa yükseltilerek iç ortamların ısıtılmasına dayanır. Bu çevrim ters yönde çalıştırılarak ortamların soğutulması da sağlanır.

Isı pompaları VRF sistemlerden farklı olarak soğutucu akışkanın dış ortamdan aldığı ısı enerjisini direkt havaya değil suya aktarır. Dolayısıyla primer devrede soğutucu akışkan (R410A, R32, R290 gibi) sekonder devrede ise su devresi bulunur. Örneğin hava kaynaklı ısı pompalarından yola çıkar isek; havadan soğutucu akışkana, soğutucu akışkandan ise suya ısı transferi söz konusudur. Üstelik ısı pompaları bunu yaparken iç ortamdan gelen talep, dönen suyun sıcaklığı ve dış ortam sıcaklığına bağlı olarak çok yüksek verimli inverter kompresörlerin kademesiz kapasite ayarı ile çok düşük enerji tüketim değerlerine ulaşarak yaparlar.

Hava kaynaklı ısı pompaları -25°C gibi düşük sıcaklıklara kadar çalışabilirken, toprak ve su kaynaklı ısı pompaları, daha kararlı dış sıcaklık koşullarında çalışarak yüksek verimlilik (COP değerleri) sağlar. Isı pompaları, bağımsız sistemler olarak veya hibrit çözümler içerisinde kullanılabilir ve yenilenebilir enerji kaynakları (örneğin güneş enerjisi sistemleri) ile entegre edilerek çevresel etkileri azaltma noktasında önemli katkılar sağlar.

Çevrenin korunmasına yönelik ülkemizde, AB’de ve dünyada yeni yönetmeliklerle sınırlandırılan F-Gaz niteliğindeki akışkanların kullanılması yerine, ısı pompalarında R290, R32 gibi yanıcılığı yüksek de olsa yeni nesil akışkanlar kullanılabilmektedir. Artık hem sıcak su ihtiyacını karşılamak, yerden ısıtma, radyatör ve/veya Fan-Coil tesisatlarına 60 dereceye kadar ısıtma suyu, hatta yaz geldiğinde de soğutulmuş su teminini ısı pompaları çevreye hiçbir zarar vermeden yapabiliyor durumdadır.

VRF Sistemler ve Isı Pompalarını birlikte ele alırsak…

Aslında her iki sistem de birbirine çok benzer teknolojiler ve soğutucu akışkan çevrimi kullanırlar. Her iki sistemin ortak özelliği çok yüksek enerji verimliliğidir. Ancak uygulama alanları ve teknik avantajları açısından farklılıklar göstermektedirler.

VRF sistemler soğutucu akışkanın üzerine dış ortamdan aldığı ısı enerjisini direkt olarak havaya aktarır. Bunu iç üniteler yardımı ile yapar. Dolayısı ile genel olarak VRF sistemler ısıtmayı hava ile yapar. Ancak Isı Pompaları soğutucu akışkanın üzerine dış ünite yardımı ile aldığı ısıyı suya aktarır. Böylece yerden ısıtma ve/veya radyatörlerle tıpkı klasik kombi veya kazanlar gibi statik ısıtma yapabilmektedir. Elbette statik ısıtma, havayla ısıtma yapmaktan daha konforludur. Diğer yandan ısı pompaları ısıtma öncelikli üretilen ürünler iken, VRF sistemler daha çok soğutma öncelikli olarak çalışmaktadır. Isı Pompaları ile ısıtma yapmak, soğutma yapmaktan çok daha verimlidir.

VRF sistemler, özellikle farklı kullanım profiline sahip geniş yapı komplekslerinde tercih edilirken, esnek uygulama alanları, yüksek kapasite ve uzun borulama avantajlarıyla öne çıkarlar.

Isı pompaları ise özellikle bireysel konutlar, düşük ve orta ölçekli ticari binalarda, yenilenebilir enerji entegrasyonunun yüksek öncelikli olduğu projelerde tercih edilirler. Isı pompalarının en büyük avantajı, çevresel enerji kaynaklarını doğrudan kullanarak fosil yakıt kullanımını minimize etmeleridir.

Sonuç olarak…

VRF sistemler ve Isı pompaları, her geçen gün gelişen teknoloji ve mühendislik çözümleri ile daha da güçlenmekte ve yaygınlaşmaktadır. Önümüzdeki dönemde çevre yönetmeliklerinin daha da sıkılaşmasıyla birlikte, her iki sistemin de yenilikçi yaklaşımlarla geliştirilmesi beklenmektedir.

Bu kapsamda mühendislerin üzerine düşen görev, projelere en uygun çözümleri seçerken bu iki teknolojinin güçlü yönlerini iyi analiz etmek ve kullanıcıların ihtiyaçlarına en iyi şekilde cevap verecek entegre çözümler tasarlamaktır. Her iki sistem de enerji verimliliği, çevre koruma ve sürdürülebilir gelecek hedeflerimize ulaşmak adına önemli araçlar olacaktır.

 

Önceki İçerikMekanik ve Yapı Sektöründe Gelecek & Dijitalleşme
Sonraki İçerikEndüstriyel çelik baca tasarımında EUROCODE uygulamaları