Refleks Yangın Güvenlik Sistemleri, Yangın Güvenliğinde Kapsamlı Çözümler Sunuyor
Refleks Yangın Güvenlik Sistemleri A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Zafer İrfan ÖNER, yapıların ve gemilerin yangın güvenliğini sağlamak amacıyla 18 yıllık deneyimleri ve uzmanlıklarıyla standartlara uygun, sertifikalı ürün ve tasarımlar sunduklarını ifade etmektedir. ÖNER, 18 mühendis ve 92 personel ile tasarım, imalat, montaj, devreye alma, eğitim ve bakım hizmetleri vererek toplamda 2,986 sistem gerçekleştirdiklerini ve 650 firmaya hizmet sağladıklarını aktarmaktadır. Yangın güvenliği alanındaki bu bütüncül yaklaşım, sektördeki liderliklerini güçlendirmektedir.
Aktif ve Pasif Yangın Güvenlik Sistemleri
Yapıların güvenliğini sağlamanın temel ilkesi, yangını bir bölgede kontrol altına almak ve yatay/dikey yayılımını engellemektir. Bu hedef doğrultusunda pasif yangın sistemleri, yangın ve duman perdeleri, yangın duvarları ve kapıları, damperler ve ventilasyon kapakları gibi unsurlar tasarlanmaktadır. Tasarımlar, bölgenin büyüklüğü, geometrisi, mimari yapısı, yangın yükü ve diğer disiplinlerin (havalandırma, otomasyon vb.) tasarım kurallarına ve standartların tehlike sınıfına göre belirlediği limitlere göre gerçekleştirilir. Aktif sistemler ise yangını tespit eden ve söndüren mekanizmalardır. Pasif ve aktif sistemler, yangın güvenlik sürecinin birbirini tamamlayan unsurlarıdır. Şirket olarak, bu sistemleri bir bütün olarak yangın güvenliği açısından tasarlamakta ve uygulamaktayız.
Eğitim Programları ve Sağlanan Hizmetler
Refleks Yangın Güvenlik Sistemleri AŞ olarak sunduğumuz eğitim programlarını iki ana kategoriye ayırabiliriz. İlk olarak, sistemlerimizin işletme, bakım, kontrol ve test eğitimleri gibi zorunlu eğitimler bulunmaktadır. Bu eğitimler, müşterilerimizin yangın güvenlik sistemlerini en etkili şekilde kullanmalarını sağlamak amacıyla tasarlanmıştır. Katılımcılara, sistemin nasıl çalıştığı, düzenli bakımın nasıl yapılacağı ve acil durum senaryolarında nasıl hareket edilmesi gerektiği gibi konularda kapsamlı bilgiler sunulmaktadır.
İkinci olarak, talep üzerine 40 kişilik kapasiteye sahip eğitim odamızda hem teorik hem de pratik eğitimler vermekteyiz. Bu eğitimler, katılımcıların yangın güvenliği konusundaki bilgi ve becerilerini geliştirmeyi hedeflemektedir. Eğitimlerde, yangın güvenliği sistemlerinin işleyişi, yangın öncesi, yangın anı ve sonrası süreçlerin yönetimi gibi konular detaylı bir şekilde ele alınmaktadır. Uygulamalı eğitimler sayesinde katılımcılar, teorik bilgilerini pratikte nasıl uygulayacaklarını öğrenme fırsatı bulurlar.
Eğitim talepleri genellikle çevre ülkelerden ve Türkiye’den sigorta firmaları ile proje yönetimi yapan şirketlerden gelmektedir. Bu firmalar, yangın güvenliğine dair güncel bilgi ve uygulamaları öğrenmek amacıyla eğitimlerimize katılmaktadır. Ayrıca, sektördeki profesyonellerin bilgi ve yetkinlik düzeylerini artırmak amacıyla yıllık iki adet kamuya açık seminer düzenliyoruz. Bu seminerlerden biri, üniversitelerin ilgili bölümlerine yönelik olarak ücretsiz eğitim şeklinde sağlanmaktadır. Bu şekilde, genç mühendislerin yangın güvenliği alanında bilgi sahibi olmalarına katkı sağlamak ve sektördeki bilgi paylaşımını artırmak amacını güdüyoruz.
Bu eğitim programları sayesinde, yangın güvenliği konusundaki farkındalığı artırmayı ve katılımcıların bu alandaki yetkinliklerini yükseltmeyi hedefliyoruz. Başarılı bir yangın güvenlik yönetimi için gerekli olan bilgi ve becerilerin kazandırılması, hem sektörümüz hem de toplum sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır.
Türkiye’deki Yangın Güvenliği Standartları ve Etkileri
Türkiye’deki yangın güvenliği standartlarına yönelik olarak, TSE’nin tamamen EN normlarını kabul ettiğini belirtmek gerekir. Mevcut yönetmelik (BYKHY-2007) sektöre önemli katkılarda bulunmuştur. Ancak, dünya genelindeki detaylı kurallar, sertifika kuruluşlarının kendine özgü kriterleri ve ülkeden ülkeye değişen uygulamalar dikkate alındığında, gelişmekte olan Türkiye’nin endüstriyel alanda bu kuralların tesisi, gelişimi ve denetiminde iyileştirmeler gerektirdiği açıktır.
Orta Doğu ülkeleri, doğrudan ABD sertifikalarını talep etmekteyken, mevcut kurallar öncelikle EN normlarına yönelmektedir. Bu noktada, profesyonel yangın güvenliği firmaları, yatırımcının yangın danışmanları aracılığıyla bu açığı kapatmaya çalışmalarına rağmen, sonuç olarak birden fazla doğru çözüm ortaya çıkmaktadır. Yangın mühendisliğinin insan sağlığı üzerindeki doğrudan etkisi nedeniyle, bakanlıklar düzeyinde ilerleme ve gelişme zaman alacak gibi görünmektedir. Ayrıca, liyakat sorunu olan bir yönetimle bu hedeflere ulaşmak da oldukça zorlu bir süreç olacaktır.
Sektördeki Zorluklar
Yangın güvenliği sektöründe karşılaştığımız zorluklar, sektörü etkileyen birçok karmaşık faktörden kaynaklanmaktadır. Öncelikle, tasarımı gerçekleştiren firmaların yeterliliği kritik bir öneme sahiptir. Bir projenin güvenliği, tasarım aşamasında alınan kararlarla şekillendiği için, bu konuda uzmanlık ve deneyim sahibi firmalarla çalışmak hayati bir gerekliliktir. Bunun yanı sıra, yatırımcının iş yaptırdığı yüklenicinin kalitesi de oldukça önemlidir. Bu yüklenicilerin, yangın güvenliği standartlarına uygun malzeme ve işlem kullanmaları, projenin başarıyla tamamlanması açısından belirleyici olsa gerektir.
Ayrıca, merdiven altı çalışan firmalar ile sertifikalı ürün üreten firmalar arasında belirgin bir ayrım yapabilmek de büyük bir zorluktur. Bu tür firmaların, uygun fiyatlar ile pazara girmesi, sektördeki rekabeti olumsuz yönde etkileyebilir. Satın alma yetkililerinin, düşük fiyatların ardındaki nedenleri derinlemesine anlayabilmesi kritik bir aşamadır, zira bu, kaliteli ve güvenilir malzeme seçiminde önemli bir role sahiptir. Düşük maliyetlerle hizmet sunan firmalar, aynı zamanda yangın güvenliği lisanslarının ve sertifikalarının yeterliliğini sorgulatır, bu durum ise genel sektör standartlarını olumsuz etkileyebilir.
Tüm bu faktörler, sonuçların doğruluğu için gösterdiğimiz çabanın ne denli önemli olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Ekonomik zorlukların üstesinden gelmek için, piyasa koşullarına uyum sağlamak ve mevcut zorlukların üstesinden gelmek adına sürekli bir çaba içerisindeyiz. Geç tahsilatlar, sıfır kar gibi mali sıkıntılarla karşılaşsak da, kendimizi kanıtlamak ve sektördeki itibarımızı sürdürmek için büyük bir enerji harcamakta olduğumuzun bilincindeyiz.
Bu zorluklara karşı mücadele etme azmindeyiz ve bu nedenle ihracata daha fazla ağırlık vererek sektörde mesafe almaya ve ayakta kalmaya gayret ediyoruz. İhracat odaklı bir yaklaşım benimsemek, hem uluslararası pazarda daha sağlam bir yer edinmemizi sağlayacak hem de yaşanan ekonomik dalgalanmalara karşı daha dirençli hale getirilecektir.
Gelecekteki hedeflerimiz doğrultusunda, toplamda 12 uluslararası sertifikalı ürün sayımızı artırmayı planlıyoruz. İhracata önem vermek, yalnızca ciromuzu artırmakla kalmayacak, aynı zamanda kaliteli ürünlerin uluslararası standartlarda kabul görmesini de sağlayacaktır. İyi yetişmiş personelimizi korumak, daha fazla yeni mezun eleman alarak onları sektöre kazandırmak da önceliklerimiz arasında yer alıyor. Yeni nesil çalışanlarımızı eğitmek ve onlara örnek olmak, sektördeki kalite seviyesini artırmak adına büyük bir fırsat olarak görüyoruz. Bu çabalarımız doğrultusunda, kaliteden ödün vermeden her yıl en az 200 proje gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bu hedefler, sadece şirketimizin büyümesi için değil, aynı zamanda yangın güvenliği sektörünün genel gelişimi için de kritik öneme sahiptir.
Mesleki Yeterlilik ve Sektörün Gelişimi
Ülkemizde birçok değerli mühendis bulunmaktadır; ancak buna karşın merdiven altı uygulamalar da oldukça yaygındır. Herkesin kendini “yangın danışmanı” olarak tanımlaması veya “mahkemelerde bilirkişi” unvanını kullanması, bu mesleklerin gerektirdiği değer ve liyakat göz önüne alındığında son derece sakıncalıdır. Kaliteli yönetmelikler ve standartlar oluşturulması önemli olsa da, bunları uygulayacak ve denetleyecek olanın nitelikli insan kaynakları olması gerektiği vurgulanmalıdır.
Yangın danışmanlığı, bilirkişi ve yangın mühendisi gibi meslek gruplarına, sıkı bir sınavdan geçmeden yetki verilmemelidir. Bakanlıkların bu konudaki yetersizlikleri, yeterlilik sorunları ve sertifika doğrulama konusunda bilgi eksiklikleri, sektörde ilerlemeyi zorlaştırmaktadır. Devletin mevcut durumu ile bu alanda kalıcı çözümler üretmesi güç görünmektedir. Mühendislik hizmetleri ve insan sağlığına doğrudan hizmet eden sektörlerin, siyasi amaçlara alet edilmemesi gerektiği açıktır. Umarım, dünya çapında ses getiren kayıplara yol açmadan, bu konularda etkili ve kalıcı çözümler bulunur.