Refcoil Isı Transfer Teknolojileri’nin Genel Müdürü Ayk Serdar Didonyan ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide; Refcoil’in ve sektörün genel durumunu konuştuk. Didonyan, şirketlerin başarıya ulaşması için insan kaynakları ve kurumsallaşmanın önemini vurgulayarak, iklimlendirme sektörü şirketlerinin önümüzdeki dönemde potansiyellerine ve sürdürülebilir başarıya ulaşması için atmaları gereken adımlara da değindi.

Refcoil Isı Transfer Teknolojileri’nin kuruluş hikayesini anlatabilir misiniz?

Refcoil, 2021 yılında kuruldu. Aslında, 2018’li yıllarda, kendimle baş başa kalarak geçirdiğim dönemlerde, 40 yaşından sonra yeni denizlere yelken açmak ve yeni şirketler kurmak üzerine taslak fikirler geliştiriyordum. 2021 yılında bu hayalim, hoş olmayan bir durum ile de olsa gerçeğe dönüştü ve Refcoil’in kurulmasına vesile oldu. Her şerde bir hayır vardır derler; biz de Refcoil’in kuruluşunu bu şekilde değerlendiriyoruz.

Refcoil’i, müşterilerimize mühendislik hizmeti sunan, onlarla fikir alışverişi yapabilecek, projelerin artılarını ve eksilerini değerlendirebilecek dinamik bir mühendislik, danışmanlık ve ürün ithalat-ihracatı yapan bir şirket olarak konumlandırdık. Elbette, şirketler tüzel kişiliklerdir ve kendi ayakları üzerinde durur; ancak onların kurucuları ve ekipleri ileriye taşır.

Ben de, 2002 yılından beri sektörde çalışıyor ve emek harcıyorum. Yani, yaklaşık 25 yıla yakın bir tecrübe Refcoil’in temellerinde bulunuyor. Bu tecrübenin, şirketin başarı anahtarı olduğunu düşünüyorum.

Refcoil’in sunduğu ürün ve hizmet çeşitliliği hakkında detaylı bilgi verebilir misiniz? Ayrıca, bu çeşitlilikle birlikte üretimin önemi hakkında neler söylemek istersiniz?

Kişisel olarak, bir ülkenin, bir şirketin veya bir sistemin başarıya ulaşması için kesinlikle üretime dayalı bir sisteme sahip olması gerektiğine inanıyorum. Sadece tüketerek bir ülke ya da şirket belli bir yere gelemez. Tüketim, yalnızca yarınlarınızdan çalmak anlamına gelir. Bu nedenle, Türkiye ve iklimlendirme sektörüne yön veren kişiler olarak üretim imkanlarımızı güçlendirmenin önemine inanıyorum. Biz de Refcoil’in iş planını tamamen bu doğrultuda şekillendiriyoruz.

Hem ihracat pazarlarında aktif rol alıyoruz hem de yurt içinde meslektaşlarımıza danışmanlık, ürün desteği sağlıyoruz. Daha detaya inmek gerekirse, Türkiye’de bizim ürettiğimiz ve çözüm ortaklarımız olan kuruluşlarda ürettirdiğimiz yüksek katma değerli ürünler var. Bu ürünlerin dünya pazarlarında daha iyi tanıtılması ve pazarlanması gerekiyor ve bu konuda elimizden gelen desteği veriyoruz. İhracat pazarlarında yakaladığımız başarılar da bunun bariz bir göstergesidir. Doğru ürünü doğru iş ortağına tanıttığımızda, başarı zaten geliyor. Hizmetimizin kalitesini ve şeffaf iş yapış şeklimizi gören iş ortaklarımız da bizi takdir ediyor.

Bu hizmeti sadece iklimlendirme ürünleri olarak düşünmemek lazım. Refcoil, çok daha geniş bir ürün yelpazesinde hizmet veriyor. İklimlendirme sektörü şu an hizmetlerimizin daha küçük bir parçası. Makine sektöründe ihracatımız var, üretimde kullanılan hammaddelerin ihracatı var. Birçok kulvarda ürünlerimizi ihraç ediyoruz.

Yurt içindeki ticaretimize gelince, ithalat yoluyla getirdiğimiz iklimlendirme sektörü ve diğer sektörler için birçok ürünümüz var. Örnek vermek gerekirse, termostatlar, elektrik komponentleri, infrared ısıtıcı lambalar gibi birçok farklı ürünü ithal ediyoruz. Firmamızı sadece iklimlendirme sektörü üzerine üretim ve ticaret yapan bir firma olarak konumlandırmadık; aynı zamanda danışmanlık ve mühendislik firması olarak da konumlandırdık. Açıkçası, Türkiye iklimlendirme sektörünün bu konuda biraz zayıf olduğunu düşünüyorum. Birçok ürünü üretiyoruz, ancak bu ürünleri katma değer yaratacak şekilde geliştirip pazarlama konusunda firmalarımız eksik kalıyor. Özellikle kurumsallık konusunda da şirketlerimizin bazı eksiklikleri var. Biz de bu eksiklikleri tamamlamaya çalışıyoruz.

Müşterilerinizin beğenilerine ve taleplerine uyum sağlamak için hangi stratejileri izliyorsunuz ve bu yaklaşımın firmanızın başarısına nasıl katkı sağladığını düşünüyorsunuz?

Bizim için en büyük ödül, bizimle ilk kez çalışan müşterilerimizin proje sonunda gönderdikleri teşekkür mesajlarıdır. Genelde müşterilerimiz bize eski bir dost veya bir başka müşterimiz aracılığıyla ulaşır. Sahada veya dergilerde çok fazla reklamımızı bulamazsınız çünkü en büyük reklamımız, yaptığımız projeler ve referanslarımızdır. Bu yaklaşımın, şirketlerimiz ve yeni mühendisler için de en büyük kılavuz olması gerektiğini düşünüyorum.

Müşterilerimizin bizi tercih etme sebebi, söz verdiğimiz işi zamanında yapmamız ve sahada istedikleri detayları hizmetimize yansıtmamızdır. Bunun temelinde, kendimizi müşterinin yerine koymak yatıyor. Kendimizi müşterinin yerine koyduğumuzda, onların neden bu taleplerde bulunduğunu anlamaya çalıştığımızda, zaten avantajlı bir başlangıç yapıyoruz.  “Bizim ürünümüz bu, hizmetimiz bu; bunun dışında bir şey yapamayız” gibi bir durum söz konusu olmuyor. İş ortaklarımız / müşterilerimiz için elimizden geldiğince esnek olmaya çalışıyoruz.

İklimlendirme sektörü, bitmek bilmeyen bir süreçtir. Seneler önce bir dergi röportajında, şu cümleleri kullanmıştım: İklimlendirme sektörü temsilcileri bir maraton koşucusuna benzer. Sürekli koşmamız gerekiyor, çünkü başarı bu sürekli çabanın içinde gizlidir. İşin püf noktası burada yatıyor.

Standart ürünler her yerde bulunabilir. Soğutma kompresörlerinden fanlara, ısıtma komponentlerinden soğutma komponentlerine, klima santrallerine kadar her türlü standart ürün mevcut. Ancak, asıl tılsım, müşterinin projesine uygun yapılan özelleştirmeler ve müşterinin kendini güvende hissetmesinde yatar. Eğer müşteriyi güven içinde hissettirirseniz, projeler karşılıklı saygı çerçevesinde tıkır tıkır ilerler. Aksini de unutmamak gerekir;

“Güven ruh gibidir, terk ettiği bedene asla geri dönmez.”

William Shakespeare~

Refcoil için belirlediğiniz kısa-uzun vadeli hedefler ve bu hedeflere ulaşmak için planladığınız stratejiler nelerdir?

Önümüzdeki dönemde, ithalat konusunda ürün yelpazemizi genişletmek istiyoruz. Açıkçası, bu süreçte daha fazla müşterilerimizin yönlendirmesi ile ilerliyoruz. Çünkü kazan-kazan metodu ile ilerlememiz gerekiyor. Müşterilerimizin sıkıntı yaşadığı bir durumda bize başvurduklarında, onlara çok hızlı bir şekilde çözüm sunabiliyoruz. Bu tarzda birçok müşterimize çözüm sunduk ve hepsi günün sonunda ürünlerini teslim alarak mutlu oldular. Hepsine özel ithalat veya üretim işlemi gerçekleştirdik.

İthalat kısmında Türkiye’de üretilmeyen ürünleri ithal ederek müşterilerimize çözüm sunuyoruz. Ancak, Türkiye’deki üretim imkanlarının güçlü olması sebebiyle, mümkün olan en fazla bileşeni Türkiye’de üretmek ve ürettirmek bizim en büyük amacımız olacaktır. Bu çerçevede, şirketimizi ithalat ve üretim olarak iki ayrı bölüme ayırıyoruz. İthalatla sunduğumuz ürün gamını artırmanın yanı sıra, üretim kısmına da çok daha fazla odaklanmaktayız. Bu alanda da ciddi hazırlıklarımız var. Umarım yakın zamanda, tüm dostlarımızın ve sektör temsilcilerinin duymasını sağlayacağız. Üretim yapmadan bir ülkenin sanayisinin ayakta kalamayacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla, daha kaliteli, daha iyi ve katma değeri yüksek ürünler üreterek yolumuza devam edeceğiz.

Bir diğer konu ise, DTK Dergisinin son kahve molası köşesinde de bahsettiğim üzere, “kırmızı denizlerde dolaşmak” üzerine üretim yapmayacağız. Bunu dünyanın üretim merkezinde olan Uzakdoğu, Meksika, Türkiye gibi ülkeler yapıyor. Evet maalesef Türkiye’de de birçok üreticimiz kırmızı denizlerde çırpınıyor. Bizim hedefimiz ise mavi denizler. Yani herkesin üretmediği, herkesin bulunmadığı niş ve katma değerli ürünlerin olduğu alanlar. Bu alanlarda sahada olmaya devam edeceğiz.

Şirketlerinsektördeki hızlı değişime ayak uydurabilmesi ve başarılı olabilmesi için hangi stratejileri benimsemesi gerektiğini düşünüyorsunuz?

İklimlendirme sektörü, gıda, su ve hava gibi hayati unsurlar üzerinde önemli bir etkiye sahiptir ve önümüzdeki dönemde her birimizin odaklanması gereken önemli konulardan biridir. Bu nedenle, bu alanlara olan ihtiyacımız yüksektir ve günlük hayatımızda karşılaşacağımız konular arasında yer almaktadır. Dolayısıyla, şirketlerin bu konulara alışık olması ve hızlı tepki verebilmesi önemlidir.

Türkiye’deki iklimlendirme sektörünün üretim kabiliyetleri oldukça yüksektir. Ancak, kurumsal yöneticilerin ve beyaz yakalılar gibi şirketlere yön veren kadroların bu hızlı değişime ayak uydurabilmesi gerekmektedir. Çünkü dünya hızla değişiyor, Türkiye ise sürekli gelişiyor. Ayrıca, her geçen gün yasal mevzuatta da değişiklikler yaşanmaktadır. Bu sebeple, bu hızlı değişime uyum sağlamak ve bu kabiliyetleri etkin bir şekilde müşterilere aktarmak önem arz etmektedir. Mesela Yeşil Yaka diye yeni bir çalışan kesimi tanımlanmaya başlandı. Bahsettiğimiz üzere yeni mevzuatlar, çevre düzenlemeleri ve enerji etkin ürün/ üretim süreçleri bunu yavaş yavaş mecbur kılmaya başladı.

İklimlendirme sektöründe sürdürülebilir başarı elde etmek için şirketlerin hangi adımları atması gerektiğini düşünüyorsunuz ve insan kaynakları ile kurumsallaşmanın bu süreçteki rolü nedir?

Önceki dönemde İSKİD Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüttüm. Bu benim için büyük bir onurdu. Çok başarılı bir ekip ile, sektör firmalarının temsilcileri ile birlikte keyifli bir üç yıl geçirdik. Şimdi ise başkan yardımcısı olarak görevime devam ediyorum. İklimlendirme sektörü, hem mavi yaka hem de beyaz yaka çalışan meslektaşlarımız ile bu yolculuğa devam ediyor. Türkiye’nin iklimlendirme sektöründen bölgesel ve dünya çapında çok başarılı noktalara geldiğinden bahsedebiliriz. Ancak hala yapmamız gereken ciddi atılımlar olduğunu düşünüyorum.

İSKİD Derneğimiz ve ilgili İSİB ihracatçı birliğimiz vasıtasıyla birçok etkinlik düzenliyoruz. Bu etkinliklerin çoğu pazarlama, satış ve fuar alanlarında yoğunlaşıyor. Ancak ben, şirketlerimizin insan kaynağına, kurumsallaşmaya ve ölçek ekonomisine daha fazla odaklanmaları gerektiğini düşünüyorum. Çünkü insan kaynaklarındaki eksiklikler, şirketlerimizin geleceğini olumsuz etkileyebilir. Bugün yaptığımız yanlış bir atamayı hemen fark etmeyebiliriz. Ama tecrübeli personeller ayrıldığında, beş ya da on yıl önce yaptığımız hatalı atamalar ya da insan kaynağına yeterince odaklanmamış olmamız, şirketimizin üzerinde kara bulutlar dolaşmasına sebep olabilir. Dolayısıyla, öncelikli konulardan ilki olarak insan kaynaklarını vurguluyorum.

İkinci konu kesinlikle kurumsallaşma. Kurumsallaşma kelimesini duyduğunda tansiyonu yükselen meslektaşlarımız olabilir. Kurumsallaşmayı bir vanaya benzetebiliriz. O vanayı çok açarsanız, şirketi kitlersiniz. Çok kısarsanız bu sefer de istediğiniz verime ulaşamazsınız. İstediğiniz verime ulaşamadığınızda, o zaman şirket kurumsallaşamaz ve sadece siz oradayken ayakta kalır, siz olmadığınızda ise çöker. Marifet, siz olmadığınızda da atanmış meslektaşlarınız ve kurduğunuz sistemlerle şirketinizin ayakta durabilmesi ve denetlenebilir olmasıdır.

Kurumsallaşmanın içine birçok tanım ekleyebiliriz. Ancak bazı sektör şirketlerimiz bu adımları o kadar geriden takip ediyor ki bizler bile hayretler içinde kalabiliyoruz. Bu, öteleyebileceğimiz bir konu değil. Çünkü kurumsallaşmayan şirketler, insan kaynaklarına, finans ve nakit yönetimine yeteri kadar zaman ayıramıyor. Ürün geliştirmeye zaman ayıramıyorlar ve bu da sonunda hepimizin diline pelesenk olan zombi şirketleri doğuruyor.

Uluslararası arenalarda, Türkiye’nin bu sektörde şu kadar firması var rakamlarıyla övünürken, ihracatta tam tersi bir durumla karşılaşıyoruz. Örneğin, bize göre sadece üçte bir kadar firması olan bir rakip ülke, bizim on katımız ihracat yapabiliyor. Bu yüzden, kurumsallaşma ve doğru yönetim olmadan sürdürülebilir bir başarı elde etmek mümkün değil.

Türkiye’nin iklimlendirme sektörü çok daha ileri seviyelere yükselmeyi hak ediyor. Şirketlerin kurucularının bugünü değil, uzun vadede doğru yönetim sistemlerini kurarak şirketi yönlendirmeleri gerektiğine inanıyorum. Bugüne kadar çalıştığım / yönettiğim / kurduğum tüm şirketlerde bu yaklaşımı benimsedim. Sistem kurulumu başarıyı sağladı. Doğru müşterileri, doğru ürünleri ve doğru iş ortaklarını beraberinde getirdi.

Türkiye’nin iklimlendirme sektöründe bu dönüşümün mümkün olduğuna ve bu sektörün yeteri kadar nitelikli insan kaynağına sahip olduğuna inanıyorum. Ancak bu dönüşümün gerçekleşmesi için şirket yöneticilerinin kararlılıkla irade ortaya koymaları gerekmektedir.

Bahsettiğimiz bu iki konu sadece büyüme sorunlarını değil, aynı zamanda başka büyük bir tehlikenin de sebebi haline gelebilir. Eğer bu adımlar atılmazsa, çalışan insan kaynağı yanlış yönler alabilir ve şirketler için olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Hiçbir şirketin her detayına yüzde yüz hakim olmak mümkün değildir. Kurduğunuz ekip, sizi kırmızı denizlere doğru götürebilir. Bu dönemeçte, fiyat odaklılık, teslim süreleri ve düşük katma değer gibi etkenler sizi girdabın içine hapsedebilir ve pazarın rekabetçi yapısında kaybolmanıza neden olabilir. Sonuç olarak, herkesin alıp sattığı standart ürünlerin ticaretini yapan bir firma haline gelebilirsiniz.

Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği’nden değerli bir hocamın sözüyle ifade etmek gerekirse, “her firma doğar, büyür ve ölür”. Ancak basiretli bir yönetici, firmanın ölümünü engellemek için sürekli doğru atamalar ve doğru yönlendirmeler yapmalıdır. Doğru stratejiler ve doğru liderlikle gemiyi kırmızı sulardan çıkarıp mavi sulara doğru yol almak gerekmektedir. Aksi takdirde, şirket kırmızı sularda yok olup gidebilir.

İSKİD Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptığınız dönemde, özellikle hangi çalışmalara odaklandınız ve bu çalışmaların sektör üzerindeki etkileri neler oldu?

Ben, 14. Dönem İSKİD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısıydım ve başkan olma ihtimali olan adaylardan biriydim. Bu sebeple, İSKİD’in gelecek 3 dönemlik yani 9 yıl sürecek planlarını başkan seçilmeden önce çalışmalarını yaparak hazırladım. Bu tarz STK’larda çalışmak isteyen meslektaşlara en büyük tavsiyem, gönül verip zaman ayırmaları gerektiğidir. Bu 1-2 yıllık süreçlerle kıyaslanamayacak kadar uzun vadeli bir görevdir. İSKİD ve benzeri derneklerde çalışarak, Özellikle komisyonlarda aktif çalışarak, derneklerin üretkenliklerine katkıda bulunmaları önemlidir çünkü bu deneyimler olmadan STK’ların ruhunu anlamak mümkün olmaz.

Yönetim kurulularında yer almak senelere dair çalışmanın neticesi olup aynı zamanda tabii ki güzel bir ödülüdür. İSKİD’in Yönetim Kurulu Başkanlığını tamamladığımda, eski başkanlarımızdan Naci Bey’in hediye ettiği plaket, aldığım en kıymetli hediyelerden biriydi. Bu ödülü ömrüm boyunca büyük bir gururla saklayacağım. Benzer bir gururu tüm meslektaşlarımın da yaşamasını isterim.

Özetle, İSKİD’in uzun yıllar boyunca yeterli insan kaynağı ve maddi olanaklara sahip olması için bir dizi düzenleme yaptık ve geldiğimiz noktadan memnuniyet duyuyorum.

Biz yaptıklarımızı daha etkili bir şekilde anlatabilmek için basın ve halkla ilişkiler çalışmalarında önemli adımlar attık. Bu alan, işimizin vazgeçilmez bir parçasıdır. Bloomberg’te 8 programlık bir seriyi Yönetim Kurulu Üyemiz Sn. Can TOPAKOĞLU ile başlattık. Hiç tanımadığım insanlar sokakta beni yolumdan çevirip, iç hava kalitesi gibi konularda sorular sordular ve beni tebrik ettiler. İç hava kalitesinin önemini halka, bu konudan haberi olmayan insanlara tanıtmak için çaba harcadık ve basın ve halkla ilişkiler ekibimiz sayesinde, sektörel basında, ekonomi, inşaat ve yapı gibi sektörlerin medyasında daha fazla haberimiz yer aldı. Bu sayede, İSKİD’i sektörel ve özellikle de ulusal medyada hak ettiği konuma getirdiğimizi düşünüyorum. Tekrar emeği geçen tüm paydaşlara teşekkür ederim.

Ayrıca, İSKİD’in periyodik olarak yaptığı faaliyetler ve komisyonlarla yürütülen projeleri bulunmaktadır. Bu çalışmaları ekip arkadaşlarımız, yönetim kurulumuz ve dernek müdürümüz Melek Hanım’ın önderliğinde hızlı ve sağlıklı bir şekilde ilerlettik ve bu çalışmalara devam ediyoruz.

Az önce bahsettiğiniz iç hava kalitesinin önemi nedir ve bu alandaki farkındalığı artırmak için neler yapılmalıdır?

Bahsettiğiniz gibi, pandemi dönemiyle birlikte iç hava kalitesine olan farkındalığımız arttı. İSKİD’in Bloomberg programının buradaki katkısı önemli oldu. Elbette, Covid gibi zorlu bir deneyim olmadan bu farkındalığın oluşması tercih edilirdi, ancak yaşandı. Burada yönetimlere büyük görevler düştüğünü düşünüyorum. Toplu mekanların ve iş yerlerinin ruhsatlarını veren yerel yönetimlerin, yangın konusundaki hassasiyetlerini iç hava kalitesi ve havalandırma konusunda da göstermeleri gerektiğine inanıyorum. İklimlendirme sektörü, sağlıklı bir iç hava kalitesi ve rahat bir nefes alımı için birçok ürün sunmaktadır. Bu ürünler çeşitli teknolojilerle donatılmış olup, ihtiyaç duyuldukları her ortamda gereken yüksek teknolojiye sahiptir. Refcoil gibi firmaların sunduğu ürünlerin yanı sıra sektördeki diğer firmalar da önemli ürün gamları sunmaktadır. İç hava kalitesi, su ve gıda gibi hayati bir bileşendir. Bu nedenle soluduğumuz havaya dikkat etmeli ve bulunduğumuz mekanları bu açıdan sorgulamalıyız. Bir yemeği beğenmediğimizde o mekana bir daha gitmeyiz, aynı şekilde iç hava kalitesinden memnun olmadığımız mekanları eleştirmeli ve bu konuda onları teşvik etmeli, önerilerde bulunmalıyız.

Son olarak neler eklemek istersiniz?

Sektörümüze uzun yıllardır hizmet eden basın kuruluşları var. Her biri kendi alanında müstesna yere sahip. Keza DTK Dergimiz de çok değerli yayınlarımızdan biri. Rahmetli Mustafa Bey ve ekibinin emekleri göz ardı edilemez. DTK gibi yayınların sektörde devam etmesi ve iklimlendirme sektöründeki gelişmelerin duyurulması büyük önem taşıyor. Sektör olarak başarılı işlere imza atıyoruz ve medya öne çıkan bu çalışmaları başarılı bir şekilde duyuruyor. DTK’nın başarılarının da devamını diliyorum.

İklimlendirme sektörü, birçok alt dal içeren keyifli bir sektördür. Makine mühendisi, endüstri mühendisi ve bezer dallardaki genç arkadaşlarımıza bu sektöre daha fazla ilgi göstermelerini öneriyoruz. Bu sektörde çalıştıklarında keyif alacakları, kazanç sağlayacakları ve mutlu olacaklarına inanıyoruz. Her sabah işe mutlu gitmenin mümkün olduğu bir sektör. Bu nedenle, genç mühendis adaylarına iklimlendirme sektöründe yer almalarını tavsiye ediyoruz.

Son olarak sektör çalışanları ve gençlerimize; Üzeyir Garih’in Yönetim Teknikleri, Asım Kibar’ın Güven En Değerli Servet, M.Rauf Ateş’in Şirket Doktoru ve Hazım Kantarcı’nın CEO kitaplarını öneririm.

Sağlıcakla kalın.

 

Önceki İçerikFrigoblock Genel Müdürü Cemal Yılmaz ile Şirketin Yükselen Başarı Grafiği Üzerine…
Sonraki İçerik