En Değerli Sermayemiz ONURUMUZ ve Mavi Denizler Üzerine…

Ayk Serdar DİDONYAN

Refcoil Isı Transfer Tek. San. Tic. A.Ş.

Yönetim Kurulu Başkanı

En Değerli Sermayemiz ONURUMUZ ve Mavi Denizler Üzerine…

Çoğumuz başlıktaki cümle konusunda hemfikir olsa da acaba bunun için savaşmayı göze alabilir miyiz? Meşakkatli ve masraflı bir konu…

Bu biraz da bizim çevremizde inşa ettiğimiz konfor alanı, hayata bakış açımız ve işimiz ile olan ilişkimize bağlı.

Şöyle ki, sadece bugünü düşünüp adımlar atar ve yarın için sürdürülebilir sistemler kurmazsak, bir noktadan sonra bu gidişat bizi esiri yapar. Siz olmadan işler yürümez olur ve sürekli bir bağımlılık oluşur. Bu da zaman içinde kişisel gelişim ve işimizin gelişiminde tıkanıklıklara / darboğazlara yol açar.

Peki bunun onur ile ne ilgisi var diye sorduğunuzu duyar gibiyim. İşte bu darboğaz sizi esir alır ve bir yerden sonra kişiliğinize ve onurunuza yapılan saldırılarda tepki gösteremez hatta esir alınmış duruma düşersiniz. Bunun için konunun en başına dönmenizi ve tekrar başlamanızı öneririm.

Her ne iş yaparsak yapalım, mutlaka iş yapış tarzımızı, kişiliğimizi ve onurumuzu işimize yansıtmalıyız. En küçük haksızlık veya hataya makul tepkilerle düzeltme konusunda çaba göstermeliyiz. Dürüst ve adaletli bir yönetici olmak, mesai arkadaşlarınızın saygısını kazanmak için bu gereklidir. Aksi durumda her geçen gün bu haksızlıkları normalleştirir ve olağan karşılamaya başlarız.

Örneklemek gerekirse bir şirketin ürünlerinin kalitesi, vizyonuna uygun ilerlemiyor ve düşmeye başlamışsa hızlıca müdahale etmemiz gerekir. Aksi durumda kurumsal ve büyük müşterilerimizden oluşan portföyümüz (biz farkına bile varamadan…) 1-2 sene içinde kaybolacak ve mikro – küçük firmalara ve kalitesiz ürünlerle hizmet eden vasat bir firmaya dönüşeceğiz. Üstelik bu gidişat bizi ekonomik olarak da esiri edecek.

İnsan kaynakları konusundaki çekimserliğiniz veya umursamamanız bir gün gelip tüm şirketi çürütecektir. Bir tek hatalı adımınız, bir tek yanlış atamanız bir virüs gibi yayılacak ve tüm şirketinizi ele geçirip sizi esir alacaktır.

Peki ya yeni müşterilere ulaşma ve büyüme hayallerimiz? Tabii, bu hayallerimiz de etkilenecektir. Zira mevcut müşterileriniz kendi çevrelerindeki firmalara sizi tavsiye edecek ve önereceklerdir. Bir başka ifade ile sizin karakteriniz ve onurunuz önce işinize sonra müşterilere ve en nihayetinde de yeni kazandığınız müşterilerle istikbalinize mal olacaktır.

Kahve Eşliğinde…

Bu aşamada bizlere özgü bir eksiklik de kanımca gelişimimize engel olmaktadır. Seneler önce Norveç’te yaptığım bir görüşmede, İskandinav kültürü hakkında bana iletilen uygulamayı aktarmak isterim. Bir sorun yaşandığı durumlarda problemin tarafları kültürleri gereği bir yerde buluşup kahve eşliğinde sorunu tartışırlarmış. Kahve bitse dahi o sorunlarını çözene kadar 3-4 saat masadan kalkmazlarmış. Bize ne kadar da yabancı geliyor değil mi? Belki de kahve için harcanan zaman bir kazanım ve istikbal için problemsiz geçecek yarınlar için değerli bir yatırımdır.

Peki İklimlendirme Sektörü Ne Durumdayız?

Sizce yeterince geleceğimize yatırım yapıyor muyuz? Sizce yaşadığımız problemlerde konuya şeffaf olarak yaklaşıp kalıcı çözümleri mi arıyoruz yoksa geçici kararlar ile tekrar kendi yakalarımızı mı bağlıyoruz.

Kırmızı Deniz / Mavi Deniz Hikayesi

İnsan Kaynakları ve AR-GE gibi altın değerindeki alanlara yatırım yaparak, ürün / hizmet kalitesinde rekabet edip dünya pazarlarında eşdeğerlerimizle “Mavi Denizlerde” mi rekabet ediyoruz, yoksa teslim süresi ve fiyat odaklı bir sarmalın içinde çoğunluğun çarpıştığı “Kırmızı Denizlerde” girdabın içine mi çekiliyoruz?

Sağlıklı kurulmuş, işleyen ve denetlenen sistemler er veya geç başarıya ulaşır ve hak ettiği değeri görür.

Haydi bugün 15 dakika bu konuyu bir düşünelim ve yarın bizim yeni ufuklara, Mavi Denizlere yelken açtığımız ilk günümüz olsun.

Önceki İçerikİklimlendirme Sektöründe Bosch’tan Yüksek Teknoloji ve Sürdürülebilir Çözümler
Sonraki İçerikDemirDöküm, akademik eğitimlerle müşteri memnuniyetini şekillendiriyor