Hacı Ahmet İlhan
Gökçe Brülör
Yönetim Kurulu Başkanı
“Ülkemin kurtuluşu değer üretmekle olur”
Değerli DTK Dergisi okurları,
Bugün sizleri 1984 yılına, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki öğrencilik yıllarıma götürmek istiyorum. Malatya’nın bir köyünden İstanbul’a gelmiş bir köylü çocuğu olarak yaşadığım bir dönüşüm sürecini sizlerle paylaşacağım.
İstanbul’a geldiğimde, okulda arkadaşlarla sohbet ediyordum. Bir ölçüde kendimi arıyordum. Okulda çeşitli grupların farklı ideolojilere sahip olduğunu gördüm. Birileri kendilerini sağcı, bazıları solcu, bazıları ise İslamcı olarak tanımlıyordu. Sloganlar da iddialar gibi farklılaşıyordu.
Kimileri Vatanseverlik, kimileri Milliyetçilik, kimileri ise İslamcılık etiketini kullanıyordu. Her biri memleketi kurtarmak adına bir şeylere çağırıyordu. Ancak tamamı da devlet mekanizmasına talipti. Lakin, okulda aldığımız siyaset bilimi derslerinde ise, insanlığın tarih boyunca temel ekonomik gündeminin üretmek ve paylaşmak olduğu öğretiliyordu. Herkes paylaşma mekanizmasına yön veren devleti ele geçirmek istiyor, ancak üretmeye talip olan pek kimse yoktu. Bu düşünce ve sloganlar bende bir eksiklik duygusu oluşturuyordu. 200 yıldır üretim açığı olan bir ülkede herkesin paylaşmaya odaklanmış olması bana tuhaf geliyordu. Ben, kendim için “üretme” odaklı olmayı seçtim.
Bu düşünce, yıllar içinde benim hayata bakışımı oluşturdu. “Ülkemin kurtuluşu değer üretmekle olur” sözünü hep dillendirdim. Bu üretim, ekonomik değer üretimi olabileceği gibi; teknoloji, kültür, sanat, ilim veya mutluluk olabilir.
Aradan 40 yıl geçti. Şahsıma, ısı teknolojisi üretimi alanında birçok tecrübe ve başarı nasip oldu. Ülkemizin gündemi ise hâlâ aynı. Cari açık, bütçe açığı, işsizlik ve enflasyon. Yeterince üretemeyen katma değeri paylaşmak adına birbirini yıpratan bir toplumumuz var. Tabii sloganlar 40 yıldır pek değişmedi.
Benim sloganım da değişmedi. “Üretmek, üretmek, üretmek!” Allah bana ısı teknolojisi alanında bir fırsat verdi ve elimden geldiğince ürettim. Şimdi ise, 60 yıldır üreten Gökçe Brülör firmasının emanetçiliğini üstlenmiş bulunuyorum. Firmamız yıllar içinde binlerce cihaz üreterek birçok sanatçı yetiştirdi ve onların ailelere mutluluk sağladı.
Kariyerimdeki nihai hedefim, her fani gibi, şu gök kubbede hoş bir sada bırakıp, hesabı verilebilen bir hayat yaşamış olarak jübile yapmaktır. Musalla’da hoca efendinin cemaatine “Nasıl bilirdiniz?” diye sorduğunda, “İyi bilirdik, üretirdi.” denilmesini hak etmektir.
Her zaman üreten biri olmanın önemini vurguladım ve bu ilkeye bağlı kalarak bugünlere geldim. Dilerim gelecek nesiller de üretkenlik ve adil paylaşım konularında daha bilinçli olurlar.
Beni bir kahvenize ve dünyanıza kattınız. Ben de sizlere içimi açıp duygularımı paylaştım. Umarım, üreten ve adil paylaşan bir toplum oluruz. Kahve demişken, bizim sohbetimiz için ben “Türk Kahvesi” ısmarladım. Dünyaya kahveyi öğreten bir milletin çocukları olarak, tekrar bize kahve öğretsinler diye her yıl milyar dolarların yurt dışına akıtılmasından mustaribim.
Kahvenizi benimle paylaştığınız için çok teşekkür ediyorum, afiyet olsun.