Systemair HSK, iç hava kalitesi konusuna açıklık getirdi

Pandemi sürecinde gündeme oturan toplu alanlardaki havalandırma sistemleri ve iç hava sağlığı konusu, kontrollü normalleşme dönemiyle işyerlerine dönüş, kreşlerin açılması, AVM’ler başta olmak üzere kamusal alanların hizmet vermeye başlaması gibi gelişmelerle birlikte çok daha önemli hale geldi. İklimlendirme sektöründe klima santralleri Türkiye pazar lideri olan Systemair HSK, bu noktada iç hava kalitesinin önemine dikkat çekerek akıllardaki soru işaretlerine açıklık getirdi. Ortam konforunun yanı sıra toplum sağlığını da yakından ilgilendiren iklimlendirme sistemlerinin önümüzdeki dönemde daha da fazla önem kazanacağını vurgulayan Systemair HSK Genel Müdürü Ayça Eroğlu, işletmelere alabilecekleri önlemler konusunda önerilerde bulundu.

İç hava kalitesi, pandemi dönemiyle birlikte gündeme yerleşen konuların başında geldi. Yaşanılan süreçte, iyi bir iç hava kalitesi için gerekli olan sıcaklık, nem ve havadaki karbondioksit miktarına virüs bulaşıcılığı da yeni bir parametre olarak eklenerek hayatımıza dâhil oldu. Bu parametrelerin kontrol altında tutulmasının ve iklimlendirme sisteminin ısıtma, soğutma, nemlendirme, nem alma ve taze hava ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir tasarıma sahip olmasının önemi her geçen gün daha fazla anlaşılıyor. Avrupa’nın en büyük klima santralleri üreticisi ve alanında Türkiye pazar lideri olan Systemair, bu noktada uzun bir süre daha gündemde kalması beklenen Covid-19’a karşı toplu alanlarda iklimlendirme sistemlerinin önemine ve iç hava sağlığı için alınabilecek önlemlere dikkat çekiyor.

Systemair HSK Genel Müdürü Ayça Eroğlu: “Havalandırma sistemleri en baştan ele alınacak”

 

Pandemi sürecinde en çok konuşulan konuların başında havalandırma sistemleri ve iç hava sağlığının geldiğini söyleyen Systemair HSK Genel Müdürü Ayça Eroğlu, yeni dönemde işletmelerin alabileceği önlemler ve klima santrallerinin avantajları konusunda şunları açıkladı: “Havalandırma sistemleri, soluduğumuz havayı ısıtan, soğutan, nemlendiren ve temizleyen sistemler olarak hayati önem taşıyor. Yıllar önce bir lüks olarak görülen bu sistemler, günümüzde yaşadığımız modern binaların ayrılmaz parçaları haline geldi. Nasıl ki evimizde ve ofisimizde temas ettiğimiz eşyaları, mobilyaları ve araçlarımızı dezenfekte ediyor ve temizliğine dikkat ediyorsak, soluduğumuz havanın içinden geçtiği sistemi de doğru çalıştırmak, sağlığımızı korumak için kritik öneme sahip. Pandemi döneminde hijyenin sadece hastaneler için değil tüm yaşam alanları için kritik olduğunu herkes deneyimledi. Pandemiyi atlatmaya hazırlandığımız ve kontrollü sosyal hayata geçmeye başladığımız bugünlerde artık havalandırma sistemleri; daha hassas filtre kademeleri, UV-C lambalar ve daha fazla taze havalı sistemlerle en baştan ele alınacak.”

“Mevcut sistemlerde alınacak önlemlerle sağlıklı bir iç hava mümkün”

 

AVM’ler, fabrikalar, ofisler gibi toplu alanlardaki mevcut havalandırma sistemlerini sağlıklı iç ortam havası sağlayabilecek kullanışlı bir araca dönüştürmek için işletmelerin bazı önlemler alabileceğini söyleyen Ayça Eroğlu, önerilerini şöyle sıraladı: “İşletmeler, önlemlere ve çalışmalara öncelikle havalandırma süre ve debisini artırmakla başlayabilirler. Çalışma saatlerinden iki saat önce klima santrallerini çalıştırıp, tesis boşaldıktan iki saat sonra durdurmak ve maksimum taze hava debisinde tutmak faydalı bir önlem. Eğer imkân varsa geceleri de klima santrallerini düşük debide çalıştırmak, ortamdaki virüs veya diğer kirletici konsantrasyonunu minimize etme konusunda fayda sağlayabilir. Bu noktada, tesiste talep kontrollü havalandırma sistemi kullanılıyorsa taze hava miktarının maksimize edilmesi, karbondioksit setpoint değerinin 800-1000ppm’e getirilerek sistemin sürekli çalışmasının sağlanması gerekiyor. Özellikle toplu alanlar için temel prensip, içeride mümkün olduğunca fazla taze hava sağlayabilmektir. Bu noktada, tuvalet egzoz sistemleri de 7/24 çalıştırılarak o alanlar negatif basınçta tutulmalıdır.”

 

“Isı geri kazanım sistemleri çalıştırılmaya devam edilmeli”

 

Isı geri kazanım yöntemlerinin ise havalandırma sistemlerinde dikkat edilmesi gereken bir başka önemli nokta olarak öne çıktığını belirten Ayça Eroğlu;“Ülkemizde genellikle konfor havalandırmasında döner tamburlu ve plakalı tip ısı geri kazanım sistemleri tercih ediliyor. Bu sistemler, fanların yerleşimi ve hava dengesine de bağlı olarak çeşitli hava kaçaklarını beraberinde getirse de, çalıştırıldıkları durumda sağladıkları fayda daha büyük. Bu sistemlerde eğer mekanik by-pass damperleri mevcut ise ısı geri kazanım sistemlerini tamamen by-pass ederek sistem çalıştırılabilir. Bu durumda her ne kadar enerji sarfiyatı artsa da içinden geçtiğimiz olağanüstü günlerde virüsün yayılmasını yavaşlatma konusunda etkili olması nedeniyle tavsiye ettiğimiz bir yöntem. Tamburlu tip ısı geri kazanım sistemlerinde ise yapılan ölçümler, tambur çalıştırıldığında nem kontrolüne ciddi anlamda faydası olduğu ve tamburu durdurarak kaçakların önüne geçilemediği yönünde. Bu yüzden, tamburlu santrallerde tamburların özellikle yaz aylarında çalıştırılmaya devam edilmesini öneriyoruz.

 

“Sistem yüksek taze hava miktarıyla çalıştırılmalı ve nem kontrol altında tutulmalı”

 

Virüse karşı havalandırma sistemlerinde alınabilecek en kritik önlemin, kirli ve temiz havanın karışmasının önüne geçmek olduğunu vurgulayan Eroğlu, şunları söyledi: “Karışımlı klima santralleri, Bina Yönetim Sistemi üzerinden veya manuel olarak mümkün olduğunca yüksek taze hava moduna getirilmeli ve ortamdaki virüsün diğer mahallere taşınması engellenmeli. Böylece, sürekli içeri basılan taze hava vasıtasıyla ortamdaki virüs ve kirleticiler elimine edilebilir ve dışarıdan filtrelenmiş temiz hava sağlanabilir. Aynı zamanda yapılan çalışmalar, havadaki nem dengesinin virüsün hayatta kalması ve taşınmasına ciddi bir etkisi olduğunu gösteriyor. Ortamı kurutmak veya aşırı nemlendirmek virüsün taşındığı aeresollerin hareketi açısından olumsuz etki yaratıyor. Dolayısıyla, iklimlendirme sistemleri sadece soğutma ve ısıtma ihtiyaçlarına karşılık verecek şekilde değil, aynı zamanda ortam havasının nemini de kontrol etmek üzere bir donanıma sahip olmalı. Bu yüzden, biz Systemair HSK olarak ortam bağıl neminin yüzde 40-60 arasında kontrol edilmesini ve bunu sağlayacak sistemlerin kullanılmasını öneriyoruz.”

 

 

“UV-C lambaları sayesinde mikroorganizmaları etkisiz hale getirmek mümkün”

 

Son zamanlarda pandemi gündeminin etkisiyle havalandırma sistemlerinde en çok kullanılan uygulamaların başında UV-C lambaların geldiğini söyleyen Eroğlu, “Mevcut havalandırma sistemlerini, influenza virüslerine karşı etkinliği bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış olan UV-C lambalarla donatmak hızla uygulanabilecek ve oldukça etkin bir yöntem. Bu teknoloji hava kanallarında ve klima santrallerinde zaten uzun süredir uygulanıyordu. Koronavirüs sürecinde de teknik servislerimiz, UV-C lamba uygulaması özelinde çok hızlı aksiyon aldılar. Son dönemde gelen talepler ve bizim tavsiyelerimiz doğrultusunda, önceden tamamlanmış birçok projemiz için de yeniden UV-C lamba çalışması gerçekleştiriyoruz. Bu lambaları, başta klima santrallerinde soğutucu batarya hücrelerine uygulayarak hem bataryanın temizlik süresini uzatmış hem de hava içerisindeki mikroorganizmaların DNA yapılarını bozarak etkisiz hale getirmiş oluyoruz. Ek olarak, UV-C lambaları klima santrallerinin egzoz kanallarına da yerleştirerek, ortam havasındaki virüsleri etkisiz hale getirip havanın dışarıya tahliye edildiği yerden çevreye yayılmasının da önüne geçebiliyoruz” dedi.

 

“Kolay bakım ve temizlenme avantajlarıyla klima santralleri öne çıkıyor”

 

Toplu alanlarda taze hava ihtiyacını karşılamak için kullanılan klima santrallerinin modüler olma, kolay bakım ve en önemlisi temizlenebilme özellikleriyle öne çıktığını söyleyen Ayça Eroğlu, sistemin avantajları konusunda sözlerine şöyle devam etti: “Klima santrallerinin ilk günkü performanslarını koruması ve sağlıklı bir şekilde taze iç ortam havası sağlama fonksiyonlarını yerine getirebilmeleri için doğru bakım son derece kritik önem taşıyor. Bu sayede klima santralleri kapalı ve toplu alanlar için fayda sağlayan sistemlere dönüşüyor. Systemair HSK olarak, klima santrallerimizin yer aldığı alanlarda bu bakım periyotlarını yakından takip ediyoruz. Saha ekibimiz, Türkiye’nin her noktasında bakım ve iyileştirme operasyonlarını kesintisiz olarak yürütüyor.”

 

“Çocukların aldığı nefes çok önemli”

 

Systemair HSK olarak geleceğe sağlıklı nefes sağlamanın en önemli hedefleri olduğunu söyleyen Ayça Eroğlu, çocukların zamanının büyük kısmını geçirdiği iç ortamlarda, taze ve temiz havanın önemini vurgulayarak sözlerini şöyle tamamladı. “Uzmanların içgörüleri ve araştırmalar gösteriyor ki, geçirdiğimiz bu süreç sonrasında insanlar özellikle çocuklarının aldığı nefese daha çok önem verecek. Çünkü temiz hava; çocuklarının yaratıcılığını artırıyor, salgın hastalıkların yayılmasını engelliyor. Bu nedenle biz de Systemair HSK olarak, geleceğimiz olan çocuklar için taze hava sağlamak hedefiyle çalışmaya ve üretmeye devam edeceğiz.

Önceki İçerik ODE Yalıtım’ın yeni insan kaynakları müdürü Gizem Özgüney oldu
Sonraki İçerikTanpera Endüstri Departmanı faaliyete geçti