Havak, nemlendirme cihazlarında da üretime başladı

Nemlendirme cihazları konusunda uzun yıllardır çalışan Havak, evaporatif nemlendirici cihazlarını üretiyor.  Endüstriyel havalandırma ve klima alanında yoğun çalışmalar yapan Havak’ın Genel Müdürü Ahmet H. Gökşin, nemlendirme tekniklerinin yanı sıra hem sektöre hem de firmanın içinden geçtiği sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ahmet H. Gökşin ayrıca, piyasada 30 yılı aşkın süredir var olan ürünlerine ilişkin detaylı bilgileri de DTK okuyucuları ile paylaştı.

Uzun yıllara dayanan tecrübe ve bilgi birikiminin ardından geçtiğimiz yıllarda evaporatif nemlendiricileri burada üretmeye başladınız. Bu konuyla ve ithal ettiğiniz diğer ürün gruplarıyla ilgili ayrıntıları paylaşır mısınız?

Evaporatif nemlendiricileri Türkiye’de üretiyoruz. Selülozik ve cam elyaf pedlerini, dünya çapındaki alanında uzman firmalardan, test edilmiş ve sertifikalı ürün olarak aldığımızdan, imal ettiğimiz cihazlarda istenilen verimleri yakalıyoruz. Ancak paslanmaz kasa ve diğer aksamlarını kendimiz ürettiğimiz için büyük bir fiyat avantajı sağlamış olduk

Diğer önemli ürün grubumuz ise endüstriyel havalandırma cihazları. Bu alanda da Türkiye’nin en eski firmalarından biriyiz. Örneğin; akrobat kolları ilk tanıttığımızda, kullanımı hiç yoktu. Bu sebeple ilk yıllarda sadece tanıtımını yaptık. Ardından piyasa açıldı, genişledi ve fabrika havalandırmaları, duman, koku ve toz emme sistemleri gibi endüstriyel alanlarda kullanılmaya başlandı. Biz de bunların dizaynını, cihaz seçimini ve montajını yapmaya başladık. Cihazlar konusunda duman, toz emme sistemleri, filtre cihazları, egzoz dumanı emme sistemleri, yüksek vakum cihazları, patlayıcı toz ve dumanlar için ATEX direktiflerine uygun cihazlar üreten İtalyan Coral firması ile çalışıyoruz. Coral, bu alanda dünyanın 3. büyük üreticisi olan bir firmadır. Ancak dizayn konusunda Havak’ın yaptığı çalışmalar, istenilen verimi almada büyük önem taşıyor.  Çünkü kullandığınız cihazlar ne kadar kaliteli olursa olsun, hatalı cihaz seçerseniz netice alamazsınız. Dolayısıyla endüstriyel havalandırma alanında mühendislik çok önemli. Her proseste farklı hesaplamalar ve seçimler gerektiğinden, uzmanlık gerektiren bu konuyu yıllardır başarıyla yürütüyoruz.

Sektörün endüstriyel nemlendirme alanındaki yaklaşımını genel hatlarıyla değerlendirmenizi istesek, neler söylersiniz? Nemlendirmenin insan sağlığı üzerindeki etkisi nedir?

Türkiye’deki fabrika, hastane veya sanayi kuruluşu gibi yapıların mekanik tesisat tasarımını projeciler, endüstriyel nemlendirme konusuna gerekli önemi veriyorlar. Hepsi nemlendirme ihtiyacının bilincinde olduğu için proje hesaplarına dahil ediyorlar. Çünkü bu alanda diğer ülkelerde farklı düşünen mühendisler olabiliyor. Nemlendirme yüzde 30’a da düşse, insan sağlığı için zararlı olmayacağından hareketle, nemlendirmenin gerekli düşünen mühendisler var. Ancak nem oranı bazen %20’nin de altına düşebilir ve o durumda hem insan sağlığı, hem de elektronik akşamlarda sorun olabilir. Bazı havaalanlarında veya bazı binalarda, elinizi herhangi bir metale değdiğinizde, statik elektrik birikiminden dolayı kıvılcım atladığını görürsünüz, bu da nemlendirmenin yetersiz olduğunun veya olmadığının belirgin bir işaretidir. Özetle; insan sağlığı açısından nemlendirme gereklidir ve olmaması durumunda birçok sorunla karşılaşılabilir. Havadaki statik elektriklenmenin artmasının yanı sıra bazı bakteri, virüs ve mantar çeşitleri kuru havada ortaya çıkar. Çünkü bazı bakteri ve virüsler çok kuru havda, bazıları da nemli havada ürer. Üremenin en az olduğu nem oranı ise yüzde 45-50’lerdir. Zaten bu da bizim tüm hesaplamalarımızda elde etmeye çalıştığımız ideal nem oranıdır.

Ancak kışın ısıtma devreye girince, dıştan alınan taze hava ısıtılınca genleşir ve içerisindeki nem rölatif olarak düşer. Bağıl nemin düşmesiyle birlikte de kuruluk başlıyor. İnsanların ciltlerinde, göz veya burun çevrelerinde çeşitli sorunlar oluşuyor. Dolayısıyla nemlendirmenin doğru yapılmadığı binalarda insan sağlığına etki eden konforsuz bir ortam olur.

Nemlendirme elektrik, doğal gaz ve soğuk su gibi çeşitli yöntemlerle yapılabilir. Isıyla olanlara izotermal, soğuk su ile olanlara da adyabatik nemlendirme diyoruz. Bunlardan herhangi biriyle nemlendirme yapılabilir. Büyük projelerin hemen hemen hepsinde nemlendirme cihazları vardır. Bazı AVM’ler kullanmayabiliyor, kapılardan çok giriş çıkış olduğu için dış hava girişi fazla olup,nem bir şekilde engelleniyor düşüncesiyle AVM’lerde kullanılmayabiliyor. Ancak daha korumalı binalarda muhakkak nemlendirme yapılmak zorunda. Nemlendirmenin dışında bir de nem alma konusunun kullanıldığı alanlar var. Bu alanlardan ve endüstrideki kullanım şekillerinden kısaca söz eder misiniz?

Rutubetli bodrum katlarında veya kapalı yüzme havuzlarında nem almayla ilgili domestik kullanımlar olduğu gibi endüstrinin gereği olarak da nem alma cihazları yoğun kullanılıyor. Örneğin; bir ilaç fabrikasındaki tozların üretildiği ortamda rutubetin yüzde 20’lerin altına düşmesi istenebilir. Çünkü havadaki rutubet fazlalaştığında, toz rutubeti çekiyor ve kalitesini bozuyor. Dolayısıyla prosesin gereği olarak çeşitli endüstriyel kuruluşlarda nem almaya da ihtiyaç vardır.

Hava perdesini Türkiye’ye ilk getiren firma olarak, zaman içerisindeki gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bizden evvel muhakkak Türkiye’ye hava perdesi gelmiş ve kullanılmıştır fakat biz distribütör olarak bu konuyu ele alan ilk firmayız. Türkiye’de hava perdesini tanıttık ve uzun yıllar boyunca yurtdışından üst kalitede hava perdesi getirttik. Artık aynı kalitede hava perdelerinin bütün modellerini Türkiye’de üretiyoruz. Şu anda sadece alüminyum pervaneleri Almanya’dan getiriyoruz ve Avrupa kalitesinde üretim yapıyoruz. .Artık Türkiye’de hava perdesi kullanımı tamamen yerleşmiş olup, hava perdesi kullanmayan işletme çok azdır.

Üretimini yaptığınız ürün gruplarının ihracatını da yapıyor musunuz ya da yapmayı planlıyor musunuz?

İhracata yavaş yavaş açılıyoruz. Çünkü ilk faaliyete başladığımız dönemlerde sadece distribütörlük yapan bir firmaydık. Sonraki yıllarda üretime başladık. İhracat alanında da sağlıklı ve emin adımlar atmak için öncelikle alt yapımızı tamamlamak istedik. Ürettiğimiz cihazların Ar-Ge ve test çalışmalarını yaparak adım adım ilerliyoruz. Dolayısıyla çıkardığımız cihazlar her bakımdan sorun çıkartmayacak donanıma ulaşıyor. Yerli üretim olması nedeniyle fiyat avantajı da sağlıyor. Dolayısıyla ürünlerimizde Avrupa kalitesine yakaladık. Bu sebeple kısa süre içerisinde ihracat tarafıyla ilgili sağlam adımlarımızı da atıyor olacağız.

Önceki İçerikErem Grup, 2020 yılına finansal açıdan güçlü giriyor
Sonraki İçerikF-Gaz Yönetmeliği ile soğutucu akışkanların kontrolü sürecinin sistem seçimlerine ve geleceğimize etkileri